Ayçiçeği Asteraceae/Compositae familyasının heliantus
cinsinin 1 yıllık bitkisidir. Helianthus Cultus ve Helianthus ruderalis olmak
üzere 2 türü vardır.
Ayçiçeğinin güçlü gelişen kazık kökü vardır. Kazık kök,
embriyo kökçüğünden 2 kez hızla gelişerek toprağın 2- 4 metre derinliğine ve
100-120 cm genişliğine yayılıyor. Gövdesinin yüksekliği 0,7-2,5 metre, hatta 3-
4 metreye ulaşan dik duran, üzeri tüylüdür.
Yaprakları uzun saplı büyük, oval, kalp şeklinde, sivri
bitimli ve kenarları testere gibi dişlidir. Gövdenin alt kısmında 3-5 çift
yapraklar karşı karşıya, sonrakiler ise sırayla dizilirler. Bir bitkide 15-35
yaprak vardır.
Çiçeği sepet şekillidir. Yağlık formlarda çapı 10-20 cm,
çıtlama formlarda ise 40 cm'dir. Eşeyli, çapraz tozlanan bitkidir. Bir sepette
600-1200 çiçek vardır. 5 erkekçik ve 1 dişicikten oluşur. Dişicik sık yetişir.
Meyvesi tohum olarak kabul edilir ve tohumları denir. Tohumu dikdörtgen, 4
yüzlü, sivri bitimlidir. 1000 adedinin ağırlığı 35-75 gram, hatta 120 grama ulaşan biçimleri de
vardır.
Ekimden tam yetişmesine kadar ayçiçeğinin gelişiminde aşağıdaki
aşamalar kaydedilir: filizlenme, birinci çift gerçek yaprakların oluşumu,
çiçek grubunun - spetçiklerin oluşumu, çiçeklenme ve olgunlaşma. Ekimden
filizlenmeye kadar 9-15, çimlerin çıkmasından sepetçiklerin oluşumunun
başlanmasına kadar 30-40 gün, sepetçiklerin meydana gelmesinden çiçeklenmenin
başlanmasına kadar 19-28 gün, çiçeklenmenin başlangıcından tohumların dolmaya
başlamasına kadar 1 - 17 gün, tohumların dolmaya başlamasından tam
olgunlaşmasına kadar 21-30 gün geçiyor. Çeşitli türlerde vegetasyon döneminin
uzunluğu 75-140 güne eşittir.
İlk etaplarda ayçiçeği nispeten yavaş büyür ve yabancı ot
onu kolaylıkla bastırıyor. Sonra çabuk büyüyor, sepetlerin meydana gelmesinden
çiçeklenmeye kadar olan dönemde maksimum yüksekliğe ulaşır. Çiçeklenme döneminde
bitki çok yavaş boylanıyor, çiçeklenmenin sonuna doğru ise boylanma tamamen
kesilir. sepetçiklerin oluşumunun başlangıcına doğru ayçiçeği yaklaşık % 15
kuru madde biriktirir. Çiçeklenmenin başlangıcına doğru kuru maddelerin miktarı
% 50'ye ulaşıyor.
Tohumları nemli toprakta 4-6 derece sıcaklıkta filiz vermeye
başlar. Tohumu bu durumda 10 derece sıcaklığa dayanıyor. Toprak yüzeyine çıkmış
genç fidanlar eksi 8 derece sıcaklıkta yok olmuyor. Bu nedenle ayçiçeği ilk
gelişme döneminde düşük ısıya dayanıklıdır ve erken ilkbaharda ekime uygundur.
Ayçiçeği ışığa düşkün bitkidir. Gölgeye denk geldiğinde ve
kapalı havada boylanma ve gelişimi gecikir. Çiçeklenme aşaması fidanlar
safhasından 50-60 gün geçmiş olarak 20-25 gün sürer. Sepetinin maksimum
büyümesi çiçek dökümünden sonra 8-10 gün içinde sona erer. Sepetinin büyümesi
tam sararana kadar devam ediyor. Yetişme koşullarına bağlı olarak, sepetin olgunlaşması fidanların toprak
yüzeyine çıktığı günden 70-120 gün sonra gerçekleşir. Sepetçikler toparlandıktan
sonra tohumun fizyolojik olgunlaşma dönemi başlar. Bu dönem de hava koşulları
ve dikilmiş çeşide bağlı olarak, 10 günden 50 güne kadar sürer. Toprakta
tohumların sessizlik dönemi, depoda saklanan tohumlara oranla daha fazladır.
Nem gereksinimi çeşitlidir. Ayçiçeği rutubeti toprağın derin
katlarında bile alabiliyor. Bitkinin gövde ve yapraklarının iyi tüycüklü olması
ve aynı zamanda ağızcıklarının transpirasyona uygunluğu ayçiçeğini ısıya ve
kuraklığa dayanıklı yapmıştır. (Özellikle bitkinin çiçeklenme dönemine kadar
olan dönemi için). Günebakan çimlerin çıkmasından çiçeklenme dönemine kadar
suya az ihtiyaç duyar. Çiçeklenmeden sonraki dönemde ayçiçeğinin nemle ihtiyacı
çoğalıyor. Bu dönemde nemle olan talep vegetasyon boyunca oluşan genel talebin
%75'ni oluşturur. Ayçiçeğinin en fazla (% 60 a kadar) nem gerektiren dönemi:
sepetçiğin meydana gelmesinden çiçeklenmenin sonuna kadar olan dönemdir. Bu bitkinin suya karşı kriz
dönemidir. Bu döneme kadar ve bundan sonraki aşamalarda suya olan talep
sırasıyla, %22,4 ve 17,6 olmaktadır. Aynı dönemde rutubetin yetmemesi,
sepetçiğin merkezinde boş tanelilik yaratıyor. Vegetasyon sürecinde bir bitki
200 kg su tüketir.
Ayçiçeği için uygun topraklar siyah topraklardır (kumlu ve
killi). Kestane renkli ve kirecin miktarı çok olan topraklar ayçiçeği için az
elverişlidir. Ağır olmayan verimli topraklarda ayçiçeği iyi ürün verir.
Bataklık, kumlu ve asitli topraklar dışında kalan topraklarda yüksek agroteknik
uygulayarak ayçiçeğinden istenilen ürünü almak mümkündür. Ağır olan ve güçlü
çorak topraklarda ayçiçeği yetiştirmek mümkün değildir. Toprağın asitliği pH
6,0 - 6,8'e eşit olmalıdır.
Ayçiçeği başka bitkilere oranla topraktaki besin maddelerini
yoğun derecede kullanma yeteneğine sahiptir. Ayçiçeği bazı bitkilere oranla bir
ton tane için 2,0-2,5 kat besin maddeleri gerektirir. Ayçiçeği azotu esasen
sepet oluştuktan çiçeklenmenin sonuna kadar, fosforu çıkışlar alındıktan
çiçeklenmeye kadar, potasyumu ise sepetlerin meydana gelmesinden olgunlaşmasına
kadar gerektirir.
Ayçiçeğini yüksek ürünü sağlayan yoğun teknoloji ile
yetiştirdikçe bu bitkiyi vardiyalı ekinlerde ekmeye özellikle dikkat
edilmelidir. Ayrıca, yüksek verim için
bir arazide yetişme süresine göre hastalıklara dayanıklı çeşitli
türlerin kullanılmasına özel dikkat edilmelidir.
Ayçiçeği tipik çapraz tozlanan bitkidir. Çapraz tozlanma
arılar ve diğer böcekler yardımıyla yapılıyor, böcekler bitkiden bitkiye
uçuşarak çiçeklerin salgıladığı nektarı toplarlar. Ayrı ayrı bitkilerin çiçeklenmesinin
süresi yaklaşık 8-10 gün devam ediyor. Tozlanma ve döllenme ortamının bozulması
özellikle sepetçiklerin ortasında tanelerin boş olmasına neden olur.
Gübrelenmemiş alanlarda boş tanelerin miktarı % 35 'e ulaşır. Gübre verilmesi
ve bitkilerin sulanması tanelerin boşluğunu %1-3 kadar azaltır. Uygun olmayan
yetiştirme koşulları, nem ve besin maddelerinin ulaşmaması tohumların
cılızlığına (yanmasına) sebep olur, bu da mutlaka ağırlık azalması ile kendini gösterir.
Ayçiçeği bitkisi yetiştirildiği bölgelerde sıraarası
yetiştirilen nöbetleşe ekim tarlalarında sonbaharlık buğday ve mısırdan sonra,
yabancı otlardan temiz tarlalarda ise arpa ve yazlık buğdaydan sonra
yetiştirilir. Ayçiçeği için en iyisi sonbaharlık ve ilkbaharlık tahıl
bitkileri, tanelik ve siloluk mısırdır. Yıllık otlar, şeker pancarı ve sudan
otu toprağın 1,5-2,0 metre derinliğindeki nemi kullandığına göre bu ürünlerden
sonra ayçiçeği yetiştirmek doğru olmaz. Günebakanla aynı hastalıklara
(sleretinoz, gri çürüme ve başka) eğilimli nohut, soya, turp, fasulye
bitkilerinden sonra ekilmesi tavsiye edilmiyor. Hastalık ve zararlılardan
muhafaza etmek amacıyla ayçiçeğini münavebeli ekinde yerine 8-10 yıl sonra geri
döner.
Yetiştirme toprak işleme çalışmaları ile başlar. Toprak
sonbaharda derin sürülür. Tahıl bitkilerinden sonra ekildiğinde 6-8 cm
derinlikte işlenmeli ve sonra 30-32 cm derinlikte sürülmelidir. Köklü yabancı
otların olduğu tarlalarda iki kat sürüm yapılır. Birinci sürüm 6-7 cm, ikinci
sürüm ise 10-12 cm derinlikte yapılır. Amaç nem kaybının önlenmesi ve yabancı
otların tohumlarının imha edilmesidir. Böyle işlemede köklü gövdeli yabancı
otlar %70-80 azalarak, her hektardan alınan ürünün miktarı 1,5-2,5 ton artıyor.
Toprak kuruysa birinci sürümden sonra 600-700 m3 hacminde aldatıcı sulama
yapılır. Sonra alana organik ve mineral gübre vererek 27-30 cm derinliğinde
sürülür.
Ayçiçeği ekimi için sonbaharda hazırlanmış alan ilkbaharda
bir-iki kez işlenir. İlkbaharda alanın sürülmesinde amaç toprakta nem rezervini
korumak, filizlenmiş yabancı otları imha etmek, normal ayçiçeği fidanları elde
etmek için uygun koşullar yaratmaktan ibarettir. Bunun için alan sürülür.
Birinci sürüm 10-12 cm derinlikte, sonrakiler nispeten daha az derinlikte
yapılır. Ekim öncesi toprağın düzlenmesi herbisitlerin beraberde verilmesine,
tohumların aynı derinliğe gömülmesine, iyi çıkışlar alınmasına ve bitkilerin
beraber büyümesine olanak tanır.
Tarlada güçlü yabancı ot sorunu olduğunda prometrin ve
treflan herbisitlerinin karışımı kullanılır. Sonra toprak çapalama işlemi
yapılır.
Yüksek verim elde etmek için önemli tarımsal tedbirlerden
biri de organik ve mineral gübrenin uygulanmasıdır. Gübreleme teknolojisinde
bir husus dikkate alınmalıdır; ayçiçeği vegetasyon süresi boyunca topraktan
yüksek miktar besin maddesi alır. Ayçiçeği bitkisi 1 ton topraktan 70 kg azot,
27 kg fosfor ve 170 kg potasyum elementi alır. Bir ton ayçiçeği tohumunda 6 kg
azot, 2,6 kg fosfor ve 18,6 kg potasyum birikmiştir. Bunu dikkate alarak
hektara 15-20 ton gübre, 2-3 ton Superfosfat verilmelidir.
Çeşitli besin maddeleri, bitkinin çeşitli gelişme döneminde
az ve çok kullanılıyor. Sepet oluşum safhasından çiçeklenmenin sonuna kadar
azota ihtiyaç en fazladır; azot tohumlarda yağın miktarını biraz azaltır, fakat
tohum verimini artırır. Fosfor fidanlar meydana geldikten çiçeklenmeye kadar daha
çok kullanılıyor. Ayçiçeği bitkisi fosfor besini ile iyi temin edildiğinde
tanelerde yağ oranı artar. Potasyum ise sepetin oluşumundan olgunlaşma dönemine
kadar daha çok kullanılır.
Ayçiçeğinin gübreleme sistemi şöyledir: sonbaharda toprak
sürülürken ekim öncesinde ilkbaharda, ekimle birlikte sıraya ve bir de
vegetasyon döneminde besleme olarak gübre verilir. Ekimde verilen Superfosfat
da iyi etkiye sahiptir. Toprağa verilen gübre besleyici maddelerle
zenginleştirir, toprağın fiziksel kalitesini artırır ve mikrobiyolojik
süreçleri güçlendirir.
Gübrelerden kullanılması bitkilerin kök sisteminin ve
yerüstü organlarının güçlü gelişmesine yardımcı oluyor. Azot gübresi bitkinin
boyunu hızlandırır, iri yapraklar, gövde ve sepetlerinin oluşmasını sağlar. Fakat
yüksek miktarda azot kullanımı tohumlarda proteinin birikmesini artırır, yağı
düşürür ve bitkiye besin öğeleri eşit dâhil olmuyor.
Ekim sırasında sıranın yan taraflarına 5-10 kg azot, 10-15
kg fosfor verildiğinde bitkiler ilk gelişim dönemlerinde besin öğeleri ile
temin edilmiş kabul edilir. Besleme gübreleri üçüncü yapraklar döneminde,
ikinci ise sepet oluşum döneminde verilirse, daha iyidir. Bu durumda her
hektardan 2,9-3,9 ton ürün artışı sağlanır. Birinci gübrelemede besleme gübresi
olarak hektara 30 kg azot ve 30 kg fosfor sıralardan 12-14 cm uzaklıkta, 10-12
cm derinliğe verilmelidir. Kalan gübre
ikinci ve üçüncü beslemede verilir. Verimliliği artırmak
için hektara 1- 2 kg manganez sülfat mikro gübresi verilir. Aynı zamanda
bakteriyel gübre fosforobakterinin verilmesi de olumlu sonuç verir.
Gübrelerin uygulaması sadece mineral öğelerle bitkilerin
beslenmesini değil, hem de toprak neminden verimli kullanımı sağlar ve
ayçiçeğinin beyaz ve kahverengi çürüme hastalığına karşı dayanıklılığını
artırır.
Ekim için sağlıklı ve olgun tohumlar kullanılmalıdır.
Tohumların çimlenme kabiliyeti en az % 96, temizliği ise %99 olmalıdır.
Ayçiçeği tohumları çimlenme yeteneğini çabuk kaybettiğinden ekim için sadece
önceki yılki tohumlar kullanılmalıdır.
Çimlenme yeteneğini artırmak için tohumlar sıcak havada
serilerek kurutulur. Ekim öncesi tohumlar zararlılara karşı 1 ton tohuma 15,8
litre (600 g / l), mantar hastalıklarına karşı ise 1 ton doku 10-15 litre
hesabı ile ilaçlanır. Ekim süresi sıcaklık koşullarına bağlıdır. Toprağın ekim
katında sıcaklık 5-7 derece, tohumun gömülme derinliğinde sıcaklık 8-12
dereceye geldiğinde ekim yapılabilir. Günlük sıcaklık 10-12 derece olunca
fidanlar daha çabuk elde edilir.
Ekim erken ilkbaharda Şubat ayının sonları ve Mart ayı
başlarında yapılır. Ekim yöntemlerinden yuva yöntemi daha yaygındır. Bu
teknolojide sıraya öngörülen miktarda tohum gerekli sıklıkta serpilir. Yuva
yöntemi ekimde sıraarası 60 ve 90 cm'lik, siloluk ayçiçeği ekiminde ise 45, 60
ve 70 cm ile ekim uygundur. Bitki yoğunluğu hektarda 40-50 bin adede eşit
olmalıdır. Sıralarda bitki arası mesafe 30-40 cm ye kadar, her metrede ortalama
3,0-3,5 bitki olmalıdır. Nem rezervi az olan yerlerde bitki sıklığı 20-30 bin
ve sıralarda bitki arası mesafe 50-60 cm, yani her metrede ortalama 1,5-2,0
bitki olmalıdır. Ekim standardı 1000 adet tohumun ağırlığına bağlı olarak
belirlenir. Her hektara 8-14 kg tohum serpilir. Ayçiçeği silo için yetiştirildiğinde
ekim standardı 35-40 kg'a kadar artırılır. Ekimin derinliği 6-8 cm olmalıdır.
Çimlerin toprak yüzeyine çıkmasına 4-5 gün kala tarla,
kabuğu dağıtmak ve yabancı otları imha etmek amacıyla çapalanır. Eğer ekimden
sonra toprak yüzeyi aşırı kuruysa çıkışları beklemeden toprak yüzeyi işlenmelidir. Yabancı
otlara karşı prometrin veya treflan herbisitleri (Hektara 2-3 kg) kullanılır.
Doğru ekim teknolojisinde seyreltme işlemine gerek kalmıyor.
Ayrıca sıralar arası arazi işleme teknolojisine başlanır.
Vegetasyon dönemi boyunca bitkiye üç-dört kez su
verilmelidir. Sulamaların tatbiki tohumlarda yağın miktarını yükseltiyor.
Birinci sulama fidanlar seyreldikten sonra (dört yapraklı evresinde), ikinci
set oluşum döneminde, üçüncü çiçeklenme öncesi, dördüncü sulama ise tohumların
tanelerinin dolduğu dönemde hektara 800-1000 m3 olmak üzere yapılır.
Ayçiçeği çiçeklenirken döllenmenin iyi gitmesi ve tohumların
boş olmaması için bir hektar alana 2 bal arısı ailesini getirmek gerekir. Bu
durumda verimlilik daha da yükseliyor.
Kuraklık yıllarda tohumların dolması çiçeklenmeden 38 gün
sonra, nemli yıllarda ise 48-50 gün sonra sona erer. Tohumların ortalama rutubeti %12-14 'e
indiğinde ayçiçeğinin hasadına başlanılır.
Ayçiçeği yağının besleme değeri kimyasal bileşimi ile
belirlenir. Ayçiçeği yağının gliseridleri palmitin, stearik, araksidon,
lignoserin, olein ve linol asitleri oluşturmuştur. Yağ haricinde ayçiçeği
tohumlarında protein, karbonhidrat ve aşı maddesi vardır. Ayçiçeği yağı çeşitli
gıda ürünlerinin hazırlanmasında kullanılır. Rafine edilmiş ayçiçeği yağı
sadece aşçılıkta değil, ayrıca, margarin, balık ve sebze konserveleri yapımında
da kullanılıyor.
Ayçiçeğinin faydaları: Ayçiçeği tohumlarında pektin bulunur.
Bu pektin mide bağırsak hastalıklarında öngörülen ilaçların temelini
oluşturmaktadır. Temizlenmiş ayçiçeği yağı temel olarak bazı merhemlerin, yağlı
ürün ve yara bantlarının içeriğinde yer alır. Ayçiçek yağı çoğu zaman tıpta
çalıştırıcı olarak kullanılır. İçeriğinde doymamış yağ asitleri olduğundan,
ateroskleroz sırasında ayçiçeği yağı içmek tavsiye ediliyor.
Ayçiçeği yaprak ve çiçeğinin dış yaprakları da şifalı
özelliklere sahiptir. Hasar almadan toplanan parlak sarı renkli yapraklar hemen
karanlık odalarda, yeşil yapraklar ise açık havada gölgede kurutulur. Kurutulup
paketlenmiş hammadde kuru ortamlarda iki yılı aşkın süre saklanabilir.
Kurutulmuş yaprak ve çiçek yapraklarından alkolde hazırlanmış tentürden iştahı
açmak için kullanılır. Halk tıbbında bu tentürden (1:5 oranında hammadde 7-10
gün alkolde bekletilir) sıtma tedavisinde yararlanılır. Bazen bu amaçla 1:10
oranında ayçiçeğinin saplarından hazırlanmış tentür kullanılır. Böyle karışım 2
saatte bir 1 çorba kaşığı titretme durumunda, günde 3-4 kez ise ağrılar
döneminde alınır. Eskiden sıtma hastalığının tedavisi için özel ayçiçeği
damlası imal edilirdi.
Ayçiçeğinin çerez olarak kullanımı gerek ülkemizde, gerekse
dünyanın değişik ülkelerinde oldukça yaygın olup, birçok ülkede insanlar
tarafından en çok tüketilen çerez konumundadır. İçeriğinde E vitamini vardır.
Bütün gün güneşe bakan bu çiçeğin tohumlarında ayrıca bitkilerde pek rastlanmayan
D vitamini de bulunur. Bilindiği gibi D vitamini vücudun kalsiyumu ve fosforun
daha iyi kullanımını sağlar.
Günebakan bitkisi A, B ve K vitaminleri açısından da çok
zengindir. Kansızlık önleyici folik asit, nikotin asit ve pantotenik asit bulundurur.
Vücudun ihtiyaç duyduğu sekiz aminoasit bu bitkide bulunur. Soyulmuş ayçiçeği
çekirdeği yemeklere ve ekmeğe katılırsa hem lezzeti artırır hem de besleyici
olur.
İçeriğinde yer alan fosfor, kalp kasının kasılması ve böbrek
fonksiyonlarının düzenlenmesine yardımcı olur. Ayçiçeğinin barındırdığı çinko
ise yaraların iyileşmesi, aknenin önlenmesi, bağışıklık sisteminin güçlenmesi,
tekrarlayan enfeksiyonların meydana gelmemesi, tat ve koku duyarlılığının
güçlenmesi, sperm hareketlerinin artması açısından önem taşır.
Ayçiçeğinin barındırdığı B6 vitamini bağışıklık sistemini
güçlü tutmaya ve kan şekerini düşürmeye faydalıdır. Ayçiçek yağında bulunan E
vitamini damarlar, kalp, beyin ve sinir fonksiyonlarını düzenler, yaraların
iyileşmesine faydalı olur, prostat kanserine karşı korur, cilt yaşlılığını
geciktirir.
Ayçiçeği posalı Bir besindir. Posalı besinler kanserden
korunmada yardımcıdırlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönderme