Lahananın yüksek verimliliği, çeşitli sürelerde yetişmesi,
iyi depolanması ile diğer sebzelere göre ayrı bir yeri vardır. İçinde ortalama
9%0,0 su, %1,8 protein, %4,6 şekerler, %0,5 nişasta, %0,7 selüloz, %0,05
organik asit, %0,7 mineral maddeler vardır.
Lahanada C, B1, B2, PP vitaminleri, β-karoten, K, P ve B3 vitamini
bulunur. Sebzenin kimyasal bileşimi toprak, iklim, çeşitlerine, yetişme
sürecine ve lahananın anatomik bölümlerine göre değişir. Lahanada olan azotlu
maddelerin % 50'ye kadarını proteinler oluşturur.
Amino asitlerden gist, lizin, plağın, leysin, sistina,
tirozin vb. vardır. Lahana proteininin içeriğinde kükürt vardır ki, bu da
pişirme sırasında hoş olmayan kokuya neden olur. Cüzi miktarda sakaroz
bulundurur. Hemiselüloz, az miktarda maltoz ve galâktoz vardır. Lahana
%0,01-1,7 lipitler, %7 hardal yağı içerir. Organik asitlerden limon ve elma
asidi, minerallerden Ca, P, K, Na, Mg, Fe, Zn, Mn, J vb. vardır. Fe, Ca, P, K,
Na barındırır.
Yetişme süresine göre lahananın çeşitleri 5 gruba
ayrılmıştır; erkenci (90-115 gün), orta erkenci (115-125 gün), orta (125-135
gün), orta geçci (135-150 gün) ve geçci (150-180 gün). Lahananın kalitesi
yaprakların sayısı ve yoğunluğuna bağlıdır. Öyle ki, erkencilerde 10-15 yaprak,
orta yetişenlerde 20-22 yaprak ve geçci çeşitlerde 26-30 yaprak bulunur. Lahana
yaprakları beyaz ve mavimsi rengine bağlı olarak farklı içeriklere sahip
olurlar. Beyaz yapraklılar diğerlerine
şekerle ve azotlu maddelerle zengindir. C vitamini iç yapraklarda üst
yapraklara göre çok bulunur. Yetişme sürecine, çeşidine, şekline, boyutuna ve
sertliğine, iç kısmının uzunluğuna göre farklı çeşitlere ayrılır. Lahana
boyutları küçük (çapı 10-18 cm), orta (20-25 cm) ve büyük (25 cm'den çok) olmak
üzere çeşitlere ayrılır.
Şekline göre lahana yuvarlak, yassı, oval ve sivri uçlu,
sertliğine göre ise yumuşak ve sert olabilir. Uzun süre bekletmek için iyi
gelişmiş sert lahana alınır. Erkenci lahana çeşitleri, özellikle taze halde
kullanılır. Konserve yapımında orta yetişen ve geçci çeşitleri ise hem
konservelerde hem taze halde kullanılır.
Lahananın kalitesi kontrol edildiğinde standarda göre, dış
görünümü, yapraklarının yoğunluğu ve ağırlığı dikkate alınır. Genel olarak,
erkencilerin ağırlığı 0,4 kg, orta yetişenlerin ağırlığı 0,8 kg'dan az
olmamalıdır. Lahananın taze, temiz, tam gelişmiş, sağlıklı ve şekil olarak
çeşidine özgü olmalıdır.
Lahananın faydaları
Eski Roma'da lahanayı ana yemekten sonra tatlı olarak servis
yapıyorlardı. Lahananın değeri besleyiciliği ile sınırlı değildir. Lahana
eskiden beri büyük tıbbi öneme sahiptir. Sebzeyi eskiden deri hastalıklarında,
sindirim sistemi sorunlarında kullanmışlardır. Halk tıbbında lahana gıdaların
sindiriminin bozulmasında, karaciğer ve dalağın hastalıklarında, egzamanın
tedavisinde, yanıklarda, irinlenmiş yaraların ve diğer hastalıkların
tedavisinde kullanılırdı.
Lahananın içeriğinde % 1,63 selüloz vardır. Bu, bağırsağın
çalışma fonksiyonunu iyileştirir ve yararlı bağırsak bakterilerinin yaşam
etkinliğine olumlu etkisi vardır. Ayrıca selüloz organizmadan kolesterolün
atılmasına neden olur ve bu da aterosklerozun önüne almakta büyük öneme
sahiptir. Lahananın içerdiği vitaminlerin, enzimlerin, potasyum, fosfor ve kükürtün organizma için çok büyük
faydaları vardır.
Taze lahanadan hazırlanan salatalarda C ve diğer vitaminler
olduğundan çok iyidir. Lahananın iç yapraklarında C vitamininin miktarı üst
yapraklarda olduğundan fazladır. Kış mevsiminde patates ve lahana başlıca
vitamin kaynağı olarak kabul edilir. Turşu lahanayı soğuk ve karanlık yerde,
aynı zamanda yüzeyi kaplanana kadar tuzlu solüsyon altında tutmak gerekir.
Lahana turşusu yapıldığında C, B2, PP vitaminleri ve diğer yararlı maddeler
solüsyonuna geçiyor. Bu çözeltinin tıbbi açıdan önemi vardır. Halk hekimliğinde
lahananın turşusunun suyunu vitaminli ve genel takviye içeceği olarak içmek
önerilir. İştahın açılmasına, sindirimin düzenlenmesine, karaciğer, sürekli
kabızlık gibi hastalıklara yardımcı olur. Lahana suyunu yemekten önce veya
yemek sırasında ılık olarak 1-1,5 bardak içmek gerekir.
Mide ve onikiparmak bağırsağın peptid yaralarının
iyileşmesinde lahana suyunun iyileştirici etkisi vardır. Lahana suyu mide
yarasının iyileşmesi ve epitel dokuların oluşumunu hızlandırır. İlk 5-10 gün
tedavi sürecinden sonra hastada ağrılar azalır ve kendini iyi hisseder. Lahana
suyunun kullanımının önemi, içerdiği U vitamini ile ilgilidir. Bu vitamin bazı
kötü huylu tümörlerin artmasının önler.
Lahana suyunu ev ortamında hazırlamak zor değil. Lahana katı
meyve sıkacağından geçirilir. Bu sebze suyu 1-2 günden fazla bekletilmemelidir.
Suyu serin yerde veya buzdolabında saklamak gerekir. Taze lahana suyunun tadı
ve aroması daha iyidir. Her gün 3-4 kez yemekten 40-50 dk. önce 1-1,5 bardak
lahana suyu içmek önerilir. Midenin ve onikiparmak bağırsağın tedavisi 1 ay,
bazen daha fazla sürüyor. Hasta iyileştikten 6 ay sonra tekrar koruyucu tedavi
kürü yapılır.
Lahana suyu mide suyunun asitliğinin az olması ile ilgili
gastrite, yoğun bağırsağın yaralı spazmlı iltihabına iyi gelir. Lahananın
içeriğinde fitonsidler vardır. Bu maddelerin bakterilere karşı, öldürücü etkisi
deney yolu ile ortaya çıkarılmıştır. Halk tıbbında lahanayı ezerek yumurta akı
ile karıştırıp irinli yaraların, yanıkların üzerine koyuyorlar. Ufalanmış lahana yapraklarını
sütte pişirip kepekle karıştırılarak cildin nemli egzamalı yerlerine lapa gibi
uyguluyorlar.
Taze lahana suyu ılık su ile karıştırılıp ağız boşluğu ve
boğaz gargarası yapılıyor. Eski Roma'da kırmızı lahananın suyu akciğer
vereminde en iyi tedavi yolu olarak
kabul ediliyordu. Bu suyu öksürüğe ve ses kısılmasına karşı
günde birkaç kez tatlı kaşığı içmek önerilir.
Solunum yollarının iltihabı hastalığında lahananın haşlama
suyunu sütle karıştırıp içmek çok yararlıdır. Lahananın diğer çeşitleri
(Karnabahar, Brüksel lahanası, Brokoli, Karalaha, Kırmızı lahana vb.) de
vitaminler ve yararlı maddelerce zengin olduğundan, diyet ve tıbbi amaçlarla
kullanılırlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder